Noksanlık Belirtileri & Zararları

AZOT (N) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

AZOT (N) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

Azot noksanlığında bitkilerde büyüme oranı düşer. Yani bitkinin büyümesi yavaşlar. Bitki küçük kalır. Sürgün sayısı azdır ve sürgün boyu normalden kısa olur. Yapraklar küçülür ve yaşlı yapraklarda vaktinden önce dökülme görülür. Kök gelişmesi ve özellikle köklerde dallanma zayıflar. Azotun yetersizliğinde bitkilerin genel görünümleri koyu ve canlı yeşil yerine, açık yeşil bir haldedir. Noksanlığın daha ciddi boyutlarda olması halinde, yapraklarda kloroz görülür. Azot noksanlığında yapraklarda görülen kloroz, bütün yaprağın homojen olarak sararması şeklinde ortaya çıkar. Sararma ilk önce yaşlı yapraklarda görülür. Bu nedenle yukarıdan aşağı doğru renk açılır ve sararır. Noksanlığın ileri devresinde ve çok şiddetli olması durumunda yapraklarda nekrozlar da görülebilir.

Azot noksanlığı bitkinin özellikle vegetatif gelişmesini olumsuz etkiler. Yaprak ve gövde sistemi oldukça zayıf olur. Vegetatif gelişme periyodu kısalır, bitkiler erken olgunlaşır. Erken çiçek açar. Erken yaşlanma, azotun sitokinin sentezi ve taşınması üzerine olan etkisinden kaynaklanmaktadır. Sitokinin bitkinin kuvvetli büyümesini ve genç dönemde daha uzun süre kalmasını sağlayan bir hormondur. Azot noksanlığında bu hormonun azalması bitkinin erken yaşlanmasına, diğer bir deyişle vegetatif gelişme peryodunun kısa olmasına neden olur.
Tahıllarda azot noksanlığında bitkiler ince, zayıf ve kısa boylu olurlar. Tarlanın genel görünümü açık yeşil veya sarımsı yeşil renklidir. Yaşlı yapraklar uçlardan başlayarak sarıya döner, bazen kahverengileşir, sonunda solarak erken ölürler. Gövdenin alt kısmı genellikle kırmızımsı renk değişimi gösterir. Kardeşlenme zayıftır, hatta noksanlık çok şiddetli ise kardeşlenme hiç olmaz. Başaklar küçük kalırlar.

Mısır bitkisi azot noksanlığını çok belirgin bir şekilde gösteren bir bitkidir. Bitkiler sarımsı yeşil renkli olurlar. Yaşlı yapraklar sarıya döner, uçlardan başlayarak ana damar boyunca ilerleyen bir solgunluk görülür. Gövde kısa ve ince kalır.
Baklagil bitkileri, Rhizobium bakterileri aracılığı ile havadan azot fikse etme kabiliyetinde olduklarından ötürü, azot noksanlığından fazla etkilenmezler. Bununla birlikte, eğer bir baklagil bitkisi açık yeşil görünümlü ve yaşlı yapraklar erken sararıyor ise ya nodül oluşmadığı veya nodüllerin efektif olmadığı düşünülmelidir.
Domateste azot noksanlığı yaprakların küçük kalmasına, açık yeşil ve sarımsı renk almalarına, ileri aşamada kahve engine dönerek solmasına sebep olur. Bitki sert ve dik bir görünümdedir. Gövde ince, sert ve lifsi bir yapıdadır. Çiçekler ekseriya olgunlaşmadan dökülürler. Meyveler normalden küçük olurlar ve kızarmadan önce uzun bir süre açık yeşil renkli kalırlar.
Salatalık bitkisinde gövde ince, sert ve lifsi yapılı olur. Yapraklar genelde açık yeşil renkli, özellikle yaşlı yapraklar sarımsı olurlar. Meyveler kısa, açık yeşil renkli ve çiçek burnu büzülmüş vaziyette olur.
Marul büyüme gerilemesinden cüce bir görünümdedir. Ekseriya göbek doldurmaz. Yapraklar açık yeşil, yaşlı yapraklar ise önce sarıya sonra kahverengine döner ve solarak erken ölürler. Bazı marul çeşitlerinde morumsu veya kahvemsi lekeler görülebilir.
Soğan kısa kalır fakat dik bir görünümdedirler. Yapraklar açık yeşil renklidir, uçlardan başlayarak yayılan sararma görülür ve erken ölürler.
Narenciye de sürekli azot noksanlığı ağaçların büyüyememesine neden olur. Her dönemdeki azot noksanlığı yaprakların açık yeşil renkli ve sarı olması ile kendini gösterir. Sürgünler kısa, zayıf, ince olur ve ağacın değişik yerlerinde düzensiz bir şekilde sürgünlerde ölme görülür. Meyveler küçük, açık renkli, kalın kabuklu olur ve erken olgunlaşır.
Elma ağaçlarında yapraklar küçük, dar, açık yeşil renkli olur. Yaşlı yapraklar sarımsı portakal renkli veya kırmızımsı mor renkli olabilir ve erken dökülürler. Yaprak sapları dal ile dar açı oluşturacak şekilde bir görünümdedir, ince ve kısadır ve eğer noksanlık çok şiddetli ise sapların öldüğü görülür. Sürgün gelişimi zayıftır. Tomurcuk ve çiçek sayısı az, çiçeklerin döllenme süresi kısadır. Meyveler olgunlaşmadan renklenirler.
Armut, Kiraz ve Erik de azot noksanlığının semptomları elmadakine benzemektedir. Kirazda meyveler koyu renkli olurlar.
Kayısı da yapraklar kısa ve sarımsı yeşil renkli olurlar. Dallar ince gelişirler. Genellikle çiçek bol olmakla birlikte, meyve sayısı az ve meyveler küçük olur.
Şeftali de dal ve sürgünler kısa ve zayıf, kabukları kahvemsi ve morumsu renkli olur. Yapraklar sarımsı yeşil renkli, yaşlı yapraklar kırmızımsı sarı ve bazen nekrozludurlar. Erken yaprak dökümü olur. Meyveler küçük ve ekseri bozuk şekillidirler.
Asma yaprakları yeşil renklerini kaybederek açık yeşil ve sarıya döner. Yaprak kenarları nekrozlu ve aşağı doğru kıvrık olur. Yaprak sapları pembemsi bir renktedir. Sürgünler zayıf, uçlar ölü vaziyettedir.

Çilek de azot noksanlığı gelişmeyi çok zayıflatır. Yapraklar sarımsı yeşil renkli ve küçük olurlar. Yaprak sapları sert ve yukarı doğru dik vaziyettedir. Stolon sayısı az olur. Yaşlı yapraklar kırmızı tonu renklere döner. Yaprak kenar dişleri en önce renk değiştirir ve ölürler. İz element noksanlıklarına benzer şekilde, yaprak damarları yeşil renklerini bir süre korurlar. Çiçeklenme ve meyve tutumu azalır ve meyveler küçük kalırlar.

BOR (B) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

BOR (B) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

Bor noksanlığına en duyarlı bitkiler, şeker pancarı, hayvan pancarı, kereviz ve ıspanaktır. Karnıbahar, şalgam, lahana, brüksel lahanası, havuç, pırasa, marul, turp bitkileri de bor noksanlığına duyarlı bitkilerdir. Meyve ağaçlarından elma ve armut bor noksanlığına duyarlı bitkiler olarak bilinirler.
Bor noksanlığı öncelikle bitkilerin büyüme noktalarına zarar verdiği için bitkilerde büyüme çok yavaşlar. Yapraklar ve dallar kolay kırılan, gevrek bir yapı alırlar. Noksanlığın çok şiddetli olması halinde büyüme noktaları ölür ve büyüme tamamen durur. Çiçek ve meyve oluşumu engellenir, Yapraklar kıvrılır, kalınlaşır ve koyu mavi-yeşil bir renk alır.
Mısır da boğum aralarının kısalması neticesinde bitkide bodurlaşma, orta yaprakların her iki yüzünde orta damar çevresinde beyaz nekrotik lekeler görülür. En genç yapraklar kuruyup kıvrılır ve ölür. Koçanlar küçük, çarpık şekilli, koçanda tane sayısı olağanüstü az olur.
Çeltik bitkisinde boyuna büyüme geriler ve bu sebeple bitkiler çalımsı bir görünüm alırlar. Renkleri koyu yeşil olur. Genç yapraklarda ve büyüme noktalarında çok sayıda sarımsı beyaz renkli lekeler görülür. Lekeler yaprakların her iki yüzünde, yaprak uçlarında orta damar civarında yoğunlaşırlar. Yeni çıkmakta olan yapraklar tamamen beyaz, kıvrık olup açılınca alt yarıları kahverengileşir ve ölürler. Noksanlığın ileri devrelerinde, küçük beyaz klorotik lekeler tüm yaşlı yapraklara da sıçrar. Bitki yeni yan dallar çıkarır, bu yan dallarda da aynı arazlar görülür. Tohum oluşumu tamamı ile durur.
Bor noksanlığının sebep olduğu hastalıklar içerisinde, pancarlarda görülen öz çürüklüğü en çok bilinenidir. Pancarlardaki bor noksanlığı özellikle kurak yıllarda ve uzun süren kurak periyotlardan sonra görülür. Bu bakımdan bor noksanlığının sorun olduğu yerlerde sulama aralıklarının ayarlanmasına özel dikkat gösterilmelidir. Noksanlık halinde önce büyüme geriler, genç yapraklar birbirine yakın bir şekilde oluşurlar ve alt kısma doğru daralırlar. Damarlar arasında sarımsı yeşil ve sarı renkli lekeler oluşur. Yapraklar kıvrılır. Genç ve orta yaprakların sapları üzerinde yara kabuğuna benzer, gri – koyu kahve kabarcıklar oluşur. Yumru içinde kahverengi halkalar şeklinde başlayan öz çürüklüğü, ilerledikçe dokuları tamamen öldürür ve pancarın içinde siyah çürük bir kısım oluşur. Öz çürüklüğü depolama sırasında artar. Öz çürüklüğü çok ciddi ürün kaybına neden olur.
Patates bitkisinde boy kısalır, yan dallanma artar, bitki çalımsı bir görüntü alır. Yapraklar kalın ve gevrek olur ve bazı durumlarda kenarları içe doğru kıvrıktır. Yaprak sapları düzleşir. Genç yapraklar ve büyüme noktaları başlangıçta koyu yeşil renkli olurlar, sonraları kloroz gelişerek ölürler. Yaprakcıkların kenarlarında kahverengi noktacıklar şeklinde nekrozlar oluşur, daha sonra bunlar birleşerek büyürler. Eğer bor noksanlığı bu aşamada giderilirse, yeni sürgünler çıkar. Noksanlığın sürekli olması halinde yaşlı yapraklar da sararır ve solar. Yumru içindeki yuvarlak halka şeklindeki damarlar kahverengine döner. Kabuk koyu renklidir ve kaba bir yapıya saliptir. Melanin oluşumu nedeniyle, kesilen yüzeyler kısa sürede kırmızımsı koyu kahve renge döner.
Pamuk da büyüme gerilemesi, yan sürgünlerde artma, tepe tomurcuklarının ölmesi, kalın ve gevrek yapılı içe kıvrık yaprakların oluşumu bor noksanlığının belirtilerindendir. Tomurcukların çoğu açılamaz. Kapsüller bozuk şekilli olur ve çoğu olgunlaşmadan açılır. Lif kalitesi düşer, ürün azalır ve kapsüller olgunlaşmadan dökülür. Yapraklarda ve bitkinin genel görünümünde açıklanan arazlar olmadan da kapsül dökümü ve lif azalması ve kalite bozulması görülebilmektedir.
Ayçiçeğin de bodurlaşma, yan dallarda artma, genç yapraklarda sararma, küçülme ve şekil bozukluğu, yapraklarda içe doğru kıvrılma, bazen nekroz oluşumu ve ölme bor noksanlığının simptomlarıdır. Çiçekler az ve bozuk şekilli, tohum sayısı az ve içi boş olur. Yapraklarda tarif edilen simptomlar, noksanlığın şiddetli ve devamlı olması durumunda yaşlı yapraklara da sıçrar.
Karnabahara çekici bir görüntü veren süt beyaz renk bozularak kahverengileşme olur. Doku oldukça gevşek ve sapa doğru iç boşluğu oluşur (içi boş gövde). Yaprak kenarlarında bazen sırımsı kırmızı parlak lekeler oluşabilir.
Brüksel lahanasının açık oluşması, Havuç da gövdede geniş ve derin çatlaklar oluşması, Kereviz de içte kahverengileşme bor noksanlığının verdiği zararlardandır.
Domates de küçük genç yapraklar kalınlaşmış ve kırılabilir yapıda oluşurlar, kahverengi nekrotik lekeler vardır. Yaşlı yapraklar sarı renkli olup, kenarlarda renk kahveye dönüktür. Gövde zayıf bir yapıya sahiptir. Noksanlığın çok şiddetli olması halinde büyüme noktaları ölür, gövdede morumsu renk oluşur. Meyve sayısı az ve içlerinde kararma görülür.
Salatalık bitkisinde büyüme noktaları ölür. Genç yapraklar grimsi kahve renkli içe doğru kıvrıktırlar ve çabucak ölürler. Yaşlı yapraklar klorozludur. Boğum araları kısaldığından bitki boyu normalden kısa olur.

Marul da dış yapraklar normalden koyu yeşil renkli olur. Genç yapraklar lekeler şeklinde kloroz gösterirler veya tamamen sarı renkli olurlar. Aynı zamanda genç yapraklarda şekil deformasyonu vardır. Kalın dokulu ve kırılgan olurlar. Kenarlarda, kenar yanıklarını andıran kahve renkli lekeler vardır. Bu belirtiler kalsiyum noksanlığının neden olduğu kenar yanıkları ile karıştırılabilir.
Armut ve Elma ağaçlarında bor noksanlığı benzer zararlanmalar yaparlar. Çiçekler soğuktan zarar görmüş gibi aniden solar ve siyah kahve renk alırlar. Fakat bu haliyle dökülmeyip bir süre dalda dururlar. Don zararı aynı görüntüyü yaratmakla beraber, dondan etkilenmiş çiçekler hemen dökülürler. Şiddetli noksanlık halinde yaprak çıkışı gecikir. Vegetatif büyüme noktaları ölür, sürgünler kısa olur, yapraklar küçük ve bozuk şekilli olurlar. Ancak yapraklarda kloroz görülmez. Elma ve armut meyvelerinde büyük şekil bozuklukları ve içe dışta mantarlaşmalar görülür. Meyveler normalden küçüktür ve bazen çatlamalar olur. Bor noksanlığından ileri gelen dış mantarlaşmalar, kalsiyum noksanlığından ileri gelen acı benek hastalığı ile karıştırılmamalıdır. Acı benek dalda ya çok geç dönem de veya daha çok hasattan sonra, depolama sırasında ortaya çıkar.

Şeftali ve Kayısı meyvelerinde kahve renkli lekeler veya mantarımsı doku oluşur. Bazı durumlarda meyvelerde çatlama ve büzülme görülebilir. Olgunlaşma gayri muntazam olur.
Turunçgil türlerinin genç yapraklarında yarı şeffaf görünümlü lekeler oluşur. Damarlar kalın, çatlak ve mantarımsı yapıda olurlar. Genç yapraklarda solma, içe doğru kıvrılma ve uçlardan başlayarak ölüm görülür. Sürgünlerde ve meyve sapında zamk akıtma görülür. Meyveler küçük ve sert olurlar. Meyve içinde kahverengi lekeler, iç de ve dışta zamk damlacıkları görülür. Meyve susuz ve kalın kabukludur. Çiçek dökümü görülür.
Asma da genç yapraklarda damarlar arasında sarı lekeler şeklimde kloroz ortaya çıkar. Kloroz yaprak kenarlarından başlayıp ortaya doğru yayılır. Kloroz çoğu kez şekil bozukluğu ile birliktedir. Sonraları yaprak kenarları kahverengine döner ve kurur. Yaprak sapları kısa ve kalın olur. Vegetatif gelişme noktaları kalınlaşır ve ölür, buna bağlı olarak da yan sürgünlerin sayısı artar. Ancak bu yan sürgünler de arazlı olurlar. Meyve az olur. Salkımlarda üzüm tanelerinin çoğunluğu buruşuk ve çekirdeksizdir, sadece aralarında bir kaç tanesi normal durumdadır.
Çilek bitkisinde genç yapraklar küçük, uçları ve kenarları kahve renkli ve kurumuş vaziyettedir. Bazen yaprak ayası açık renkli bir kloroz gösterir. Çiçek az ve solgun olur. Meyveler küçük ve deforme olmuş durumdadır.
Tütün de genç yapraklar sarımsı yeşil veya tamamen sarı renkli, küçük, bozuk şekilli ve kıvrık vaziyette olurlar. Gövdede kalınlaşma vardır. Büyüme noktaları ölür, bazı yan sürgünler çıksa da onlar da çabucak aynı şekilde ölürler.

ÇİNKO (Zn) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

ÇİNKO (Zn) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

Çinko noksanlığı semptomları yapraklarda damarlar arasında kloroz şeklinde ortaya çıkar.. Yapraklarda damarlar yeşil kalırken, damarlar arasında renk açık yeşil, sarı ve hatta beyaza döner. Çinkonun bitki bünyesinde hareket kabiliyeti iyi olmadığından, noksanlık halinde yaşlı yapraklardan yeni oluşan yapraklara çinko taşınamaz. Bu nedenle de noksanlık belirtileri genç yapraklarda kendini belli eder Meyve ağaçlarında yaprak oluşumu olumsuz etkilenir. Sürgün uçlarında rozet teşekkülü görülür. Rozet oluşumu normal yapraklara göre 20 – 30 kere daha küçük, çok sayıda yaprağın sık bir şekilde bir arada toplanarak meydana getirdiği rozete benzer bir oluşumdur. Ağacın yaprak sistemi seyrekleşir. Tomurcuk sayısı azalır ve bazı tomurcuklar açılmadan kalır. Sürgünler ölür ve yapraklar erken dökülür. Genellikle yapraklarda 20 ppm düzeyinde çinko noksanlık sınırıdır.
Çinko noksanlığına özellikle meyve ağaçlarında sık rastlanır. En duyarlı meyveler turunçgiller ve şeftalidir. Tarla bitkileri ve sebzelerden mısır, soya, pamuk, patates, fasulye, soğan çinko noksanlığına duyarlı türlerdir. Lahana, havuç, marul, kereviz, bezelye ve ıspanak orta derecede duyarlı sebzelerdir. Buğdaygiller çinko noksanlığına duyarlı olmamakla birlikte, çinko miktarı aşırı derecede düşük olan topraklarda yetişen buğdaygiller bitkilerinde yapılan çinko gübrelemesinden çok olumlu sonuçlar alınabilmektedir.

Bazı bitkilerde görülen Çinko noksanlığı simptomları aşağıda tarif edilmiştir.
Buğday da yaşlı yaprakların üst kısımlarında gayri muntazam klorozlu lekeler oluşarak, gayri muntazam bir ağ manzarası gösterir. Klorozlu bölgeler önce beyaza, sonra kahverengine döner. Daha sonra lekeler birleşerek tüm yaprağı kaplar ve yaprak ölür. Genç yapraklar normal renkli fakat küçük kalmışlardır.
Mısır da genç yapraklarda açık yeşil renk ve orta damarın her iki yanında beyaz veya sarı renkli çizgiler şeklinde bir görünüm vardır. Özellikle soğuk ve nemli havalarda bu görüntü daha bariz bir hal alır. Boğum araları kısalır ve bitki cücemsi bir görünüm alır.
Çeltik bitkisinde çinko noksanlığı yaygın bir biçimde görülür. Genç yaprakların orta damarları sarımsı yeşil bir renk alırlar. Bu renk değişimi yaprağın orta kısımlarında daha belirgindir ve uç kısma doğru azalır. Yaşlı yaprakların uç kısımlarında koyu kahve nekrotik lezyonlar oluşur. Gövde kısa kalır. Kardeşlenme olmaz.
Patates de çeşitler arasında çinko noksanlığına duyarlık bakımından önemli farklar vardır. Büyüme çok zayıflar. Yapraklar deforme olur ve grimsi kahve veya bronz renkli lekelerle kaplanır. Bu görüntüler genç yapraklarda daha hakim vaziyettedir. Yaprak ayası çoğunlukla kalınlaşır. Noksanlığın şiddetli olması halinde yaprak dökümü olur ve sonunda bitki ölür.
Şeker Pancarında yeni çıkan yapraklar sarımsı yeşil renkli olurlar. Noksanlığın devamlı olması halinde, yaprak ayası beyazımsı bir renk alırken, damarlar ve yaprak sapları bir süre yeşil renklerini korurlar. Bu görüntü pancarda beyaz leke hastalığı olarak adlandırılır. Sıcak, güneşli havalar bu semptomu artırır.
Pamuk da boğum araları kısalarak bitki bodur çalımsı bir görüntü alır. Klorotik lekeler önce orta kısımlardaki tam olgunlaşmış yapraklarda, damar aralarında görülür. Daha sonra damarlar da etkilenerek, yaprak ayasını kırmızı lekeler kaplar. Yapraklar normale göre daha kalın olurlar. Olgunlaşmasını tamamlamış genç yapraklarda kahverengi lekeler vardır. Daha küçük yapraklar anormal şekilde kalın ve gevrektir ve kenarları yukarı doğru kıvrık vaziyettedir. Noksanlığın ileri devrelerinde yapraklar çok küçülerek rozet oluşumu görülür. Meyve tutumu azalır ve olgunlaşma gecikir.
Fasulye bitkisinde boğum aralarının kısalması neticesinde bitki bodur, çalımsı bir hal alır. Yapraklar açık yeşil – sarı renk alır. Çiçek dökümü olur. Baklalar küçük ve boş olur. Soyadaki simptomlar da benzer şekildedir.
Sera Salatalıklarında çinko noksanlığı şiddetli olumsuz etkiler yapar. Boğum aralarının kısalması nedeniyle bitki küçük boylu kalır. Yaşlı yapraklar ağ şeklin de veya mozaik şeklinde lekeli, sarımsı yeşil renklidirler. Noksanlık ilerledikçe yapraklar tamamen sarıya veya sarımsı beyaza döner. Damarlar uzun süre yeşil renklerini korurlar. Yapraklardaki kloroz, magnezyum ve mangan noksanlıklarından farklı olarak, daha az üniform bir görüntü sergiler. Bununla birlikte bu elementlerin noksanlık semptomları birbirine benzer. Genç yapraklar ve büyüme noktaları küçülerek rozet şeklini alırlar. Son çıkan yapraklar olağanüstü küçük, ok ucu gibi kalmışlardır. Orta yapraklar açık yeşil ve sarımsı yeşil yamalı bir görüntüdedirler. Çiçek sayısı az ve genellikle döllenmemiş durumdadır.
Domates bitkisinde boğum araları incelmiş ve normalin yarısı veya üçte biri oranına kısalmıştır. Dolayısıyla bitki bodur görünümdedir. Yaşlı yaprakların kenarları bazen yukarı doğru kıvrık olur ve gayri muntazam dağılmış, sarımsı yeşil lekeli bir görüntüdedir. Klorozlu bölgelerde sonradan beyazımsı kahve ve kahve renkli nekrotik lezyonlar oluşur ve hızlı tüm yaprak yüzeyini kaplar. Takiben yaprak kurur ve ölür, portakal veya sarı renkli görünüm almıştır. Başlangıçta damarlar etrafında dar bir şerit halinde yeşil alan kalır. Orta yapraklar oluşumundan itibaren küçüktür ve koyu yeşil renklidir, kenarları az çok yukarı doğru kıvrıktır. Yaprak sapının ucuna doğru, yaprak iyice daralır ve kıvrılır. Yapraklar normalden kalın ve gevrek bir yapıdadır. Yaprak ana damarları bazen aşağı doğru kıvrılırlar. Bazen, yaprakların özellikle alt yüzeylerinde damar renkleri menekşe, menekşemsi kahve renk alırlar. Yaprak tüylülüğü artar ve bunun neticesinde gümüşümsü gri yeşil bir renk sergilerler. Meyveler küçük kızarırlar.
Marul rozet şeklinde bir görüntü alır ve büyüme geriler. Yaşlı ve orta yapraklarda kenarlarda kahverengi lekeler, aralarda ince kâğıt gibi sarımsı yeşil nekrotik lekeler oluşur. Sonraları bu nekrotik lekeler genişleyerek tüm yaprağı kaplar. Yaprakların ışık görmeyen kısımları yeşil ve sağlıklı kalırlar, ancak bitki genel görünüm itibariyle yanık bir manzara sergiler.
Meyve Ağaçlarının hepsinde çinko noksanlığının tipik belirtisi, daralmış, küçülmüş yapraklar ve rozet oluşumudur. Bu oluşumun nedeni ise boğum araları uzunlukların oldukça kısalmış olmasıdır. Yaprak kenarları bazen dalgalı bir hal alırlar. Yaprak yüzeyinde damar kenarları yeşil kalmak üzere, damar aralarında sarı mozaik şeklinde lekeler oluşur. Noksanlık çok şiddetli değilse sadece yaprakları etkiler, sürgün gelişimi normal devam eder. Ancak noksanlık şiddetli ise sürgün gelişimi tamamen durur. Sürgünlerde meyve tomurcuğu sayısı azalır veya tamamen yok olur. Taş çekirdekli meyvelerin meyve etlerinde kararmalar görülür. Elma ağaçları çeşitlerine göre çinko noksanlığını duyarlık bakımından aralarında büyük farklılıklar gösterirler.

Turunçgil ağaçlarında noksanlığı en çok görülen besin maddesi çinkodur. Özellikle fosfor fazlalığı nedeniyle ortaya çıkan çinko noksanlığı, turunçgillerde çok yaygındır. Yapraklarda 25 ppm’in altında Zn bulunması halinde simptomlar görülür. Simptomlar, yeşil damarların etrafında gayri muntazam şekilli, sarı lekeler halinde kendini belli eder. Küçülmüş, daralmış ve klorozlu yaprak demetleri oluşur. Sürgünlerde boğum araları çok kısalır. Bu görüntüler ağaçların güneye bakan yönlerinde daha yaygın olarak görülür. Meyveler susuz ve lezzetsiz olurlar.
Bağlar da çinko noksanlığı yaygın olarak ortaya çıkmaktadır. Erken ilkbaharda oluşan yapraklar küçük, dar ve dişli olurlar. Damarlar arasında çok sayında klorotik lekeler oluşurken damarların etrafında 1 – 2 mm genişliğinde bir bölge yeşil rengimi korur. Alt yapraklar yeşil kalır veya hafif klorozlu olurlar. Simptomlar sürgün uçlarına doğru daha şiddetli bir hal alırlar. Büyüme geriler, ana sürgünler çalımsı bir hal alırlar. Salkımlar seyrek ve üzüm taneleri küçük olur. Noksanlık şiddetli ise meyve çok az olur.
Çayda çinko noksanlığında yapraklar olağanüstü küçük, orak şeklinde kıvrık ve klorozlu olurlar. Daha çok sürgün uçlarında oluşan kloroz bahçeye sarı bir görüntü verir.

DEMİR (Fe) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

DEMİR (Fe) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

Demir noksanlığı semptomları bitkilerin genç yapraklarında ve özellikle son çıkan yapraklarda, damarlar arasında sararma şeklinde ortaya çıkar. Demir noksanlığına maruz kalan yaprakların görünümleri oldukça tipiktir. En ince damarlar dahi yeşil kalarak bu damarlar arasındaki kısımlarda renk tamamıyla sarıya döner. Geniş yapraklı bitkilerde yapraklar adeta sarı zemin üzerinde yeşil bir ağ manzarası gösterirler. Noksanlığın çok şiddetli olduğu durumlarda, damarlar da sararır. Bazı bitkilerde yapraklarda kahverengi nekrozlar oluşabilir. Noksanlığın çok şiddetli olması halinde yeni çıkan yapraklarda hiç klorofil bulunmadığı için yaprak beyaz bir renk alır. Kimi zaman demir noksanlığı semptomları magnezyum noksanlığı semptomları ile karıştırılmaktadır. Dikkat edilecek husus magnezyum noksanlığının yaşlı yapraklarda görülmesi, buna karşılık demir noksanlığının ise genç yapraklarda, bitkinin tepe kısımlarında, sürgün uçlarında görülmesidir.
Noksanlığın hafif olması durumunda, en son çıkan genç yapraklar başlangıçta sarımsı yeşil olur. Noksanlık ilerledikçe damarlar arasında renk tamamen sarıya döner. Damarlar ise kesin sınırlarla yeşil kalırlar. Buğday, arpa, yulaf, mısır gibi monokotiledon bitkilerin yapraklarında, paralel yeşil damarlar ve aralarda sarı çizgiler yaprak ucundan başlayarak uzanır. Benzer semptom mangan noksanlığında olmakla beraber, manganda sarı – yeşil paralel çizgiler yaprağın orta kısımlarında görülür, uçlardan başlamaz.
Demir noksanlığının çok tipik bir özelliği, yapraklar ne kadar genç ise semptomların o kadar şiddetli ve belirgin olmasıdır. Diğer besin noksanlıklarından farklı olarak, demir noksanlığının bir tipik özelliği de, klorozlu yaprakların kolay kolay ölmeden canlı kalmalarıdır. Bununla birlikte noksanlık çok çok şiddetli ise yapraklarda ölme de görülebilir.
Meyve ağaçlarında demir noksanlığı semptomlarının bazı dallarda görülüp bazılarında görülmemesi de sık rastlanılan bir durumdur.

FOSFOR (P) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

FOSFOR (P) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

Fosfor noksanlığından en çok çiçek, meyve, tohum gibi generatif organlar zarar görür. Bununla birlikte fosfor noksanlığı bitkinin vegetatif gelişmesini de olumsuz etkiler. Fosfor noksanlığı olan bitkilerde büyüme geriler. Tahıllarda başaklanma olumsuz etkilenir. Meyve ağaçlarında sürgün ve tomurcuk oluşumu azalır. Tohum ve meyvenin kalitesi bozulur, olgunlaşma gecikir. Narenciye ve diğer meyve ağaçlarında olgunlaşmadan meyve dökümü görülür. Sebzelerde çiçeklenme azalır. Meyveler küçük kalır, kalitesiz olur.
Fosfor noksanlığında yapraklar genellikle normalden daha koyu yeşil renkli olur. Birçok tek yıllık bitkilerin yaprak ve gövdesinde fosfor noksanlığında kırmızı, kırmızımsı mor renk meydana gelir. Kırmızı renk, fosfor noksanlığında antosiyanin oluşumunun artmasından kaynaklanmaktadır. Yapraklarda ve bazı bitkilerde örneğin mısır bitkisinin gövdesinde görülen kırmızı ve kırmızımsı mor renk, fosfor noksanlığının tipik belirtisi olup tanınması kolaydır. Meyve ağaçlarında fosfor noksanlığı yaşlı yaprakların kahve ve kırmızımsı kahverengine dönüşmesine ve erken döküme sebep olur.
Fosfor noksanlığı belirtileri önce yaşlı yapraklarda görülür. Genç yapraklar sağlıklı gibi görünmekte iseler de normalden daha küçük olurlar. Noksanlığın uzun sürmesi halinde yaşlı yapraklarda kahve renkli nekrozlar oluşur. Fasulye, patates ve pancar gibi bazı bitkilerde nekrotik lekeler siyah ve siyaha yakın renk de olmaktadır. Nekrotik oluşumlar daha çok yaprak kenarlarına doğru gelişir. Noksanlığın sürekli olması halinde yaşlı yapraklar ölür ve dökülür.

Domates bitkisi fosfor noksanlığına şiddetli reaksiyon verir. Yapraklar sert ve dik bir yapıda ve koyu yeşil veya mavimsi yeşil görünümdedirler. Yaprakların altında, damarlar boyunca kırmızımsı menekşe renk oluşumları görülür. Yapraklar geriye doğru kıvrılır. Yaşlı yapraklar sarıya döner, kahvemsi siyah lekeler oluşur ve erken ölürler. Gövde ince ve lifsi bir hal alır ve gövdede koyu menekşe lekeler oluşur. Çiçeklenme ve meyve oluşumu zayıftır. Meyveler küçük ve sert bir yapıda olup olgunlaşmadan, vakitsiz sararırlar.
Hıyar bitkisinde yapraklar donuk koyu yeşil renkli ve küçük olurlar. Yapraklarda kimi zaman bronz renkli lekeler görülür. Solgun ve sarkık bir şekilde dururlar veya erken dökülürler. Gövde kısa ve incedir. Meyveler donuk yeşil renkli ve bronz lekelidir. Yaşlı yaprakların ayasında, şeffaf görünümlü, kahverengi nekrozlar görülür ve yaprak sapları kurur
Marul da büyüme çok geriler. Bitki rozet şeklinde bir görünüşe sahip olup, göbek doldurma geç olur veya hiç olmaz. Yapraklar koyu fakat cansız bir yeşil renkte ve bazen kırmızımsı menekşe renkli lekelidir. Yaşlı yapraklar sarımsı kahve renk alır ve erken ölürler.
Havuç yaprakları donuk yeşil renkli ve hafif menekşemsi lekeli olur. Gövde incelir. Yaşlı yapraklar soluklaşır ve erken ölür.
Turp bitkisinde bodur bir görüntü oluşur. Yapraklar donuk ve koyu yeşil olup yaprakların özellikle alt kenarlarında kırmızımsı menekşe renkli lekeler görülür. Yaşlı yaprak kenarlarında yanmalar ve erken ölüm görülür. Kök gelişimi zayıftır.
Soğan yaprakları da fosfor noksanlığında donuk ve koyu yeşil renkli ve mavimsi kırmızı, menekşe rengi lekeli olur. Yaprakların ucundan alta doğru yeşil, sarı ve kahve renkli nekrotik lezyonlar dağılmış vaziyettedir. Yaşlı yapraklar siyahımsı kahve renk alır, solar ve ölürler.
Fasulye ve Bezelye gibi baklagillerde yapraklar koyu yeşil ve mavimsi yeşil veya zeytuni yeşil renkli olurlar. Sert ve dik fakat zayıf bir yaprak sistemi vardır. Gövde ince ve kısadır. Büyüme geriler. Çiçeklenme zayıftır, bakla ve tohum oluşumu azdır. Bezelyede yaşlı yapraklar kenarlarından sarararak ölürler. Fasulyede yaşlı yapraklarda kahvemsi siyah veya siyah lekeler oluşur ve erken ölürler.
Pamuk da büyüme yavaşlar ve yapraklar koyu yeşil renk alırlar. Olgunlaşma gecikir. Dallanma az ve kısa olur. Çiçek ve koza sayısı azalır.
Patateste yaprak sistemi sert ve dik bir görünümdedir. Bitkide büyüme geriler ve ince bir gövde oluşur. Özellikle yaşlı yapraklar yukarı doğru kıvrılır ve daha sonra yaprak kenarlarında nekrotik lezyonlar oluşur. Yapraklar normalden küçük olur. Yaşlı yapraklar kahverengine döner ve erken döküm olur. Bazen yumrularda kahverengi lekeler olur.
Mısır da yaşlı yapraklarda ve gövdede kırmızı menekşe rengi değişimler görülür buna karşılık genç yapraklar koyu yeşil renkli olurlar. Yaşlı yapraklarda daha sonra kıvrılma görülür ve erken ölürler. Gövde ince olur, olgunlaşma gecikir. Düzensiz taneli koçanlar oluşur.
Şeker Pancarı ve Yemlik Pancar da fosfor noksanlığı etkisini çimlenme aşamasından itibaren gösterir, düzensiz bir çimlenme görülür. Gelişme geriler ve bitkiler normale göre kısa kalırlar. Buna karşılık yapraklar sert ve dik haldedirler. Bazı durumlarda yaprak sapları yatık, yere paralel dururlar. Yapraklar normalden küçük olurlar ve mor veya siyahımsı kahve lekelerle kaplıdır. Yaprak kenarlarında nekrozlar oluşur. Yaşlı yapraklar sarımsı yeşile döner ve erken ölürler.

Tahıllarda kardeşlenme azalır. Gelişme zayıf olur, gövde kısa ve ince kalır. Yapraklar koyu yeşil ve mavimsi yeşil renktedirler. Yaprakların rengi azot fazlalığı varmış gibi bir izlenim verir. Yaşlı yapraklar, uçlardan başlayarak sararır, solar, kurur ve erken ölürler. Yapraklar sert fakat uçları aşağı sarkıktır. Başaklar küçük, bazen morumsu kırmızı renk de olurlar.
Narenciye ağaçları canlı durmayan donuk yeşil bir yaprak sistemi oluştururlar. Yaşlı yapraklarda nekrozlar görülür ve erken dökülür. Çiçeklenme çok zayıftır. Meyve sayısı çok az, meyveler iri fakat ekşi, kaba lifsi dokulu ve kalın süngerimsi kabukludur.
Elma ağaçlarında yapraklar küçük, koyu yeşil renkli, bronz veya mor lekeli olurlar. Yaprak sapları kırmızımsı renkli olup dal ile bağlantıları dar açı yapacak şekilde dik dururlar. Seyrek bir yaprak sistemi vardır. Yaşlı yaprakların kenarlarında koyu kahve nekrozlar oluşur. Erken yaprak dökümü görülür. Çiçek ve meyve sayısı azdır. Meyveler küçük kalır ve olgunlaşmadan dökülür. Meyveler cansız donuk renkli, sert ve sık bir dokuya sahip olup, tatsızdırlar. Fosfor miktarı azota oranla aşırı fazla olduğu takdirde de meyve eti yine kaba dokulu olur.
Şeftali yaprakları fosfor noksanlığında yine öncelikle koyu yeşil olur, daha sonra bronz veya kahverengi lekeler oluşur, bu lekeler özellikle soğuk havalarda kırmızı veya mor renge döner. Yapraklar dik, noksanlığın ileri aşamalarında oldukça dar, mızrak şeklindedirler. Yaşlı yapraklar erken dökülür. Ağacın büyümesi geriler.
Diğer taş çekirdekli meyve ağaçlarında da fosfor noksanlığı ağacın büyümesini yavaşlatır. Yaprak sistemi koyu yeşil görünümlü, yaprak sapları ve genç sürgünler mor renklidir. Yaşlı yapraklarda bronzlaşır ve erken dökülür.
Bağ da fosfor noksanlığı koyu yeşil bir yaprak sistemi yaratır. Yapraklar sert, bozuk şekilli, siğil gibi kabarık benekli ve metalik bir parlaklığa sahiptirler. Yaşlı yapraklarda kenarlardan başlayan bronz veya mor nekrozlar görülür.
Çilek yapraklarında ince damarlardan başlayarak yayılan mavimsi yeşil ve koyu yeşil renk oluşur. Yapraklar aşağı kıvrık, kenarlarda kırmızı, ortalarda mor renkler vardır. Yaprak sapları koyu kırmızı renklidir. Yaprakların alt yüzeyinde orta ve yan damarlar mor görünümlüdür. Çiçeklenme zayıf, meyve az olur.
Tütün yapraklarında normalden koyu yeşil renk oluşurken yapraklar küçük ve dar olurlar. Alt yapraklarda hafif kırmızımsı ve siyahımsı kahve lekeler oluşur. Yaşlı yapraklarda solma görülür.

KÜKÜRT (S) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

KÜKÜRT (S) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

Bitkilerde kükürt noksanlığı olduğu takdirde, azot noksanlığına oldukça benzeyen simptomlar görülür. Yani yapraklarda homojen bir sararma vardır. Kükürt noksanlığı simptomlarını azot noksanlığından ayıran taraf, sararmanın önce genç yapraklarda görülmesidir. Oysa azot noksanlığında görülen sararma önce yaşlı yapraklarda ortaya çıkmaktadır.

MAGNEZYUM (Mg) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

MAGNEZYUM (Mg) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

Magnezyum noksanlığı semptomları önce yaşlı yapraklarda görülür. Magnezyum noksanlığının tipik belirtisi yaşlı yapraklarda damarlar arasında görülen sararmadır. Primer ve sekonder damarlar (birinci ve ikinci damarlar) yeşil renklerini korurlar, üçüncü ve daha ince damarlar ve damarlar arası bölgelerde renk sararır. Yaprak bu haliyle benekli bir görüntüye sahip olur. Ekstrem durumlarda klorotik dokular ölerek kahverengi nekrozlar oluşturur.
Özellikle kumlu topraklarda, bitki gelişmesinin olgunluk dönemlerine doğru magnezyum noksanlığı sık görülür. Geç dönemde ortaya çıkan magnezyum noksanlığı ürün miktarında büyük bir azalmaya yol açmayabilir. Ancak özellikle yaprakları için yetiştirilen bitkilerde pazar kabiliyeti düşer. Toprak sıkışması, su altında kalma ve kuraklık etkisi, noksanlığı şiddetlendirir. Bazı hallerde toprakta yeterli miktarda magnezyum bulunsa bile bitkilerde magnezyum noksanlığı görülebilmektedir. Toprak çözeltisinde yüksek miktarda bulunan hidrojen, potasyum, amonyum, kalsiyum gibi iyonlar magnezyum alımını azaltarak noksanlığa neden olabilmektedirler. pH 5 ve daha düşük olan topraklarda bulunan yüksek miktardaki alüminyum iyonları da magnezyum alımını azaltarak noksanlık yaratmaktadır.
Magnezyum noksanlığına en duyarlı sebzeler marul, karnabahar, lahana, havuç, soğan, bezelye, turp bitkileridir. Tütün, patates, pancar, mısır, pamuk, meyvelerden narenciye türleri ve bazı elma çeşitleri magnezyum gereksinimi yüksek olan bitkilerdir.

Domateste yaşlı yapraklarda damar aralarında, kenarlardan başlayıp içe doğru ilerleyen sararma şeklinde kloroz görülür. Sonunda bütün yaprak sarıya döner. Kahverengi lekeler oluşur. Yapraklar gövdeye doğru sarkar ve ölür.
Hıyar bitkisinde yaşlı yapraklarda, damarlar ve yaprak kenarlarında ince bir bant yeşil kalarak, yaprağın diğer kısımları sararır. Yaprakların kenarlarında kahverengi lekeler görülebilir. Budanmış bitkilerde ana gövde yeni sürgünlerin gereksinimini karşılayacak kadar magnezyum absorbe edemediği için, budamadan sonra noksanlık görülme ihtimali yüksektir.
Ispanak bitkisinin yapraklarında beyaz, kâğıt gibi bir dokuya sahip lekeler oluşur.
Şeker Pancarının yaprakları hareli sarı bir görüntü alır. Renk değişimi yaprakların uç ve kenar kısımlarından başlayıp içeriye doğru yayılır. Kahve renkli nekrozlar meydana gelir. Yapraklar sarkar. Bu görüntü pancar sarı virüsünün yarattığı semptoma benzer, sadece virüs semptomu, kenarlardan içeri doğru daha muntazam bir yayılma gösterir.
Elma ağaçlarının özellikle uzun sürgünlerin yaşlı yapraklarında, damar aralarında, gayri muntazam şekilli, açık yeşil, sarı, bazen grimsi yeşil renkli lekeler oluşur. Damar arası lekeler bazı durumlarda yaprak kenarlarına kadar genişler. Lekeler hızla kırmızımsı kahverengi nekrozlara dönüşür. Yapraklar daha sonra solar, kıvrılır, kurur ve erken dökülür. Meyveler tatsız ve kokusuz olurlar. Golden Delicious çeşidi elmalar magnezyum noksanlığına fazla duyarlıdırlar.
Armut yapraklarında ana damar çevresi ve kenarlara yakın bölgelerde nekrozlar oluşurken, yaprak kenarları yeşil renklerini korurlar. Bu semptomların ortaya çıkışı mevsim sonlarına doğru olur. Yapraklarda erken dökülme de görülür.
Şeftali magnezyum noksanlığından özellikle fazla etkilenir. Yaprakların damar aralarında kloroz görülür. Renk açılmaları yaşlı yapraklarda, yaprak kenarlarından başlayarak yayılır. Beyaz etli meyve veren ağaçların yapraklarında kırmızı renkli, sarı etli meyve veren çeşitlerin yapraklarında ise sarı renkli lekeler oluşur. Yapraklarda erken dökülme görülür.
Narenciye çeşitlerinde görülen semptomlar, yaşlı yaprakların ana damar çevresinde renk açılması şeklinde başlar, gittikçe genişleyerek tüm yaprak sararır. Yaprak uçları ise yeşil renklerini korurlar. Yapraklarda erken dökülme olur.
Asma yapraklarında damar aralarında lekeler şeklinde başlayan kloroz, lekelerin hızla genişlemesiyle sapa doğru yayılır ve yaprakta ördek ayağı şeklinde tipik görüntü oluşur. Klorotik bölgelerde kahverengi nekrozlar oluşur.
Çilek bitkisinde magnezyum noksanlığı yapraklarda küçük küçük kırmızımsı menekşe renkli lekelerin görülmesiyle kendini belli eder. Daha sonra bu lekeler genişleyerek tüm yaprak, kenarlarda bant şeklinde bir kısım hariç, kırmızı menekşe renk alır. Bu görüntü potasyum noksanlığı ile karıştırılırsa da, potasyum noksanlığında renklenme yaprak kenarlarından başlayarak içeri doğru yayılır.
Tütün yapraklarında magnezyum noksanlığı semptomları, yaprakların uç kısımlarından başlayıp ortaya doğru ilerleyen ve damar aralarında görülen kama şeklinde sarı veya beyaz lekeler şeklindedir. Noksanlık çok şiddetli ise, yaprak kenarlarında kahve renkli nekrozlar görülür, tüm yaprak klorozlu bir hal alır ve yaprak kâğıt dokusuna benzer bir strüktüre sahip olur.

MANGAN (Mn) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

MANGAN (Mn) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

Mangan noksanlığına ait simptomlar magnezyum noksanlığına benzer. Yapraklarda damarlar arasında sararma görülür. Ancak magnezyum noksanlığında simptomhar önce yaşlı yapraklarda görülmesine karşılık, mangan noksanlığı genç yapraklarda görülür. Dikotiledon bitkilerde mangan noksanlığında damarlar arası kloroza ilave olarak, yapraklarda sarı noktalar halinde lekeler oluşur. Monokotiledon bitkilerde, özellikle yulafta yaprakların alt bölümlerinde yeşilimsi gri benekler ve çizgiler oluşur. Yulafta sık görülen mangan noksanlığının bu belirtisine gri benek hastalığı adı verilmektedir. Noksanlıktan etkilenen bitkinin turgoru bozulur ve hastalığın ileri aşamasında yapraklar orta kısımlarından kırılarak üst bölümleri aşağı sarkar. Buğday ve arpa bitkilerinde noksanlık simptomlarını da yulaftakine benzer, ancak daha az belirgin haldedir.
Mangan noksanlığının görülme sıklığı ve şiddeti mevsimsel koşullara da bağlıdır. Noksanlık genellikle soğuk ve yağışlı mevsimlerde şiddetli görülmektedir. Bu koşullarda kökün metabolik aktivitesi düşmekte ve mangan alımı azalmaktadır.
Mangan noksanlığına en duyarlı sebzeler, fasulye, soğan, bezelye, salatalık, domates; en az duyarlı sebze pırasa olup diğer sebzeler orta derecede duyarlıdırlar. Tarla bitkileri ve meyvelerden mangan noksanlığına özellikle duyarlı olanlar yulaf, bezelye, şeker pancarı, patates, pamuk, yer fıstığı, elma, kiraz ve turunçgillerdir.

Salatalık bitkisi mangan noksanlığına çok duyarlıdır. Noksanlık yapraklarda ağ şeklinde yeşilimsi sarı veya tamamen sarı kloroz şeklinde görülür. Başlangıçta en ince damarlar dahi yeşil renklerini korurlar. Sonraları ana damarlar dışında renk sarı ve sarımsı beyaza döner. Kahve renkli lekeler oluşur. Uç yapraklar neredeyse tamamen beyaz olurlar. Büyüme geriler ve yeni çıkan yapraklar küçük kalırlar.
Domates bitkisin de mangan noksanlığına oldukça duyarlı bir bitkidir. Noksanlık kendini yapraklarda ince damarlar arasında renk açılması şeklinde belli eder. En ince damarlar dâhil yeşil damarlar arasında, damarlarla çevrelenmiş açık renkli adacıklar şeklinde bir görüntü oluşur. Oldukça tipiktir. Daha sonra hücrelerin ölmesi neticesinde, beyaz lekeler kahverengine döner. Yaprak sapları ve gövde üzerinde de kahve ve siyahımsı kahve renkli nekrotik lekeler oluşur. Noksanlık sürerse büyüme noktaları ölür. Noksanlık şiddetli ise çiçek ve meyve azalır. Meyvede şeker ve vitamin-C kapsamı düşük olur.
Marul da noksanlık tüm bitkide rengin sarıya çalan yeşil veya belirgin sarı bir görüntü almasına neden olur. Öncelikle yaşlı yapraklarda damarlar arasında renk açılır. Kahverengi noktalar şeklinde nekrozlar oluşur. Bu lekeler özellikle yaşlı yapraklarda ve yaprak kenarlarında kendini gösterir. Antosiyanin içeren çeşitlerde kırmızımsı renk görülür.
Kireçli topraklar üzerinde yetişen Turunçgiller de mangan noksanlığı sık görülür. Esasen kireçli topraklarda elma, armut, kiraz, erik gibi meyve ağaçlarında da mangan noksanlığına oldukça sık rastlanır. Özellikle uzun süren kurak dönemlerden ve uzun süren yağışlı havalardan sonra mangan noksanlıkları ortaya çıkabilmektedir. Meyve ağaçlarında mangan noksanlığı simptomları birbirlerine benzerlik gösterir. Hafif ve orta derecede noksanlık halinde, genç yapraklarda, damar aralarında hafif renk açılması ortaya çıkar. Bu renk açılması oldukça hafif olup, ancak, yaprak ışığa tutulduğunda görülebilir derecededir. Noksanlığın daha şiddetli olması halinde renk açılması artar ve yaprak ağ görüntüsü alır. Daha sonraki aşamada, tüm yaprak yüzeyini beyazımsı sarı renkli noktalar kaplar.
Meyve Ağaçlarında mangan noksanlığı simptomları, kolaylıkla, demir noksanlığı ile karıştırılabilir. Yaprak analizleri doğru teşhis için önemli bir araçtır. 25 – 30 ppm’den az Mn bulunursa, mangan noksanlığı muhtemeldir. 20 ppm’den düşük Mn ise kesin noksanlığa işaret eder. Taş çekirdekli meyvelerden şeftali, kayısı ve erik ağaçlarına göre daha çok mangana ihtiyaç gösterir.
Asma da yaprak yüzeyinde uniform bir sararma olur. Yapraklar normalden küçük ve açık yeşil renklidirler. Zamanla çok sayıda, küçük nekrotik lekeler ortaya çıkar ve sonunda sarı bölgeler kahverengine döner ve yaprak ölür.
Çilek bitkisinde yapraklarda damarlar ve yaprak kenarları koyu yeşil renkli görünürler. Aralarda renk donuk sarımsı yeşildir. Menekşe ve kahve renkli noktalar oluşur, bu noktalar yaprak kenarlarına doğru daha yoğundur. Simptomlar orta yapraklarda kendini gösterir.
Çiçekli Süs Bitkilerinde mangan noksanlığı, diğer bitkilerde tarif edilenlere benzer simptomlara neden olur. Ancak yaprağın ve damarların şekline göre bazı değişiklikler olur.
Şeker Pancarı ve Yemlik Pancar da genç yapraklar açık, parlak yeşil renkli olurlar. Yaşlı yapraklarda ağ şeklinde veya noktalar halinde klorotik lezyonlar oluşur. Özellikle yaşlı yapraklarda damarlar koyu yeşil renklerini korurlar. Yapraklar kenarlardan içe doğru kıvrıktırlar.
Patateste en genç yapraklar açık renkli ve solgun görünümdedirler. Genç yaprakların damar aralarında renk açılarak kloroz çıkar ve hemen arkasından çok sayıda kahverengi noktalar şeklinde lekeler çıkar. Lekeler daha çok ana damar çevresinde toplanırlar ve yaprak sapına doğru iyice sayıları artar. Bitki bodur kalır.
Fasulye çeşitlerinde mangan noksanlığında, genç yapraklarda damarlar arasında benekli ağ şeklinde kloroz görülür ve aynı anda yaprak kenarlarında noktalar halinde nekrozlar oluşur. Noksanlığın şiddetli olması durumunda, nokta şeklindeki bu nekrozlar birleşerek geniş lekeler oluştururlar. Yaprak kenarları kıvrılır ve kurur. Eğer noksanlık uzun süre şiddetli şekilde devam ederse yaşlı yapraklarda da damarlar arası sararma olur ve yapraklar ölür. Tane oluşumu yok gibidir, olan tanelerin üzerinde de kahve – siyah renkli lekeler mevcuttur.
Mısır da genç ve yaşlı yapraklarda, yaprakların orta kısımlarında sarımsı yeşil çizgiler oluşur. Benzer kloroz demir noksanlığında da görülmekle beraber, demirde bu simptom başlangıçta sadece genç yapraklardır. Mangan noksanlığının şiddetli olması durumunda sarı renkli çizgiler nekrotik bir hal alır ve iyice beyaza döner. Genç yapraklar çıkarken genelde beyaz soluk yeşildirler. Noksanlık hafif olsa dahi ürün miktarında azalma kaçınılmazdır.
Çeltik bitkisinde daha çok genç yapraklarda, damarlar arasında sarı ve açık yeşil çizgiler oluşur. Yaşlı yapraklar da sarımsı yeşil renktedirler. Çizgiler yaprak ucundan başlayarak damarlara paralel olarak orta kısımlara doğru yayılır. Daha sonra koyu kahve renkli, nekrotik lekeler oluşur. Yeni çıkan yapraklar kısa, dar ve açık yeşil renkli olurlar ve hızlı bir şekilde nekroz geliştirirler. Kardeşlenme çok zayıftır veya hiç yoktur. Kök gelişmesi gerilemiştir. Tane oluşumu ise ya yoktur veya çok azdır.

MOLİBDEN (Mo) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

MOLİBDEN (Mo) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

Molibden noksanlığı nitrat asimilasyonunu engellediği için molibden noksanlığında ortaya çıkan arazlar azot noksanlığı simptomlarına benzer. Yaşlı yapraklar sararır. Ancak azot noksanlığından farklı olarak, yaprak kenarlarında çabucak nekrozlar oluşur. Bunun nedeni ise nitrat birikmesidir. Yaprak aya genişliği azalır ve değişik şekilli yapraklar oluşur. Örneğin orta damar büyümeye devam etmesine karşın, yaprağın geri kalan kısımlarında büyüme olmaz ve ince uzun kamçı gibi yapraklar oluşur. Karnabaharda büyüme konisinde nekrozlar oluşur ve bu bölge ölür, dolayısıyla baş oluşmaz. Turunçgil yapraklarında damarlar arasında başlangıçta hafif sarı renkli, sonraları kahverengi nekrozlara dönüşen lekeler oluşur ve buna sarı benek hastalığı denilir.

POTAS (K) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

POTAS (K) Noksanlık Belirtileri ve Zararları

Potasyum noksanlığı bitkilerde hemen görülebilir simptomlar çıkarmaz Önce büyüme oranında bir gerileme olur, ancak daha sonra kloroz ve nekrozlar görülür. Potasyum noksanlığı simptomları genelde önce yaşlı yapraklarda görülür. Çünkü noksanlık durumunda yeni oluşan genç yapraklar yaşlı yapraklardan potasyum desteği yapılmaktadır. Noksanlık belirtileri birçok bitkide önce yaprak kenarlarında ve uçlarında görülmeye başlar. Yaprak kenarları önce sararır, daha sonra bu kısımlarda renk koyu kahverengine döner. Noksanlığın çok şiddetli olması halinde bu kısımlar siyaha döner, ölür ve kuruyarak dökülür. Özellikle meyve ağaçlarında çok tipik olarak görülen noksanlık belirtilerinde, yaprak kenarlarının anlatılan şekilde renk değişikliği gösterip ölmesine karşın, yaprağın geri kalan kısmı uzunca bir süre normal yeşil rengini ve görüntüsünü koruyabilmektedir. Bazı bitki türlerinde, örneğin üçgüllerde potasyum noksanlığı simptomları yaprak kenarlarında görülmeyip, yaprak üzerinde düzgün olmayan bir şekilde dağılmış nekrotik lekeler şeklinde görülür.
Bazı virütik hastalıklarla kuraklık gibi elverişsiz iklim koşulları da yukarıda anlatılan simptomlara benzer simptomlar yaratabilmektedir. Bu durumda semptomun potasyum noksanlığından ileri gelip gelmediğini anlamak için yaprak analizlerine başvurulabilir.
Potasyum noksanlığı çeken bitkilerde turgor basıncı düşer ve su stresi olunca bitkiler gevşek dokulu bir hal alırlar. Kuraklığa ve dona karşı dayanıklılık zayıflar. Aynı şekilde hastalık etmenlerine ve tuzlu toprak koşullarına karşı bitkiler çok daha duyarlı olurlar. Bitki dokularında ve hücre organellerinde anormal gelişmeler görülür. Bitkide ksilem ve floem dokularının oluşumu geriler. Dokularda ligninleşme azalır. Bunun sonucu olarak potasyum noksanlığında gövde zayıflar.
Potasyum bitkilerde birçok kalite unsurunu etkileyen bir besin elementidir. Bu nedenle potasyum noksanlığı bitkinin özelliğine göre çeşitli kalite bozulmalarına yol açar. Özellikle sebze, meyve, tütün ve lif bitkilerinde potasyum noksanlığı kalite özelliklerini çok olumsuz etkiler.

Domates de potasyum noksanlığında yapraklar genelde koyu yeşil renkli olup yaşlı yapraklar griye çalan yeşil renktedir. Yaşlı yapraklarda beyazımsı açık sarı noktalar halinde nekrozlar oluşur. Gövde ince, zayıf ve noksanlığın şiddetli olduğu durumlarda nekrozlu olur. Meyvelerde olgunlaşma düzensiz ve renk açık olur. Sera domateslerinde daha çok tarla domateslerinde ise daha az görülen lekeli olgunluk (blotchy ripening) potasyum noksanlığı ile ilgili bulunmakta ve potasyum uygulaması ile giderilmekte veya azaltılabilmektedir. Lekeli olgunluk (blotchy ripening) probleminin potasyum yetersizliği yanında, magnezyum yetersizliği ve kalsiyum fazlalığı ile ilgisi olduğu konusunda görüşler bulunmaktadır. Lune ve Goor (1977), yapraklarda ve meyvede (K+Mg) / Ca oranı büyüdükçe lekeli olgunluğun azaldığını tespit etmişlerdir. Lekeli olgunluk (blotchy ripening) probleminin görülme sıklığının domates çeşidi ile de yakından ilgisi bulunmaktadır
Hıyar bitkisinde potas noksanlığında yapraklar damarlar civarında mavimsi yeşil renkte, yaprak kenarları ise bronza kaçan renk değişimleri vardır. Genç yapraklar dalgalı bir hal alırlar. Nekrozlu yapraklar sarımsı kahve ve kahverengine döner ve kenarlardan başlayarak kuruma görülür. Meyve yumuşak ve gövde tarafı ince olur.
Marul bitkisinde yapraklar koyu yeşil ve bazen benekli olur. Yaşlı yaprakların uçlarından başlayarak yayılan lekeler şeklinde kloroz görülür. Antosiyan kapsamı yüksek olan çeşitlerin yaprak kenarları ve uçlarında renk morumsu kahveye döner. Bitki küçük ve gevşek olur, göbek doldurma zayıf olur.
Soğan da yaşlı yapraklar orta derecede klorozludur, solgunluk görülür ve erken ölürler. Baş oluşumu zayıf ve kalitesi düşük olur.
Pancar bitkisinde potas noksanlığında yapraklar mavimsi yeşil renkli ve aşağı doğru kıvrık olurlar. Damar aralarında sarıdan kırmızımsı kahveye kadar değişen tonlarda renk açılmaları olur. Renk değişiklikleri yaşlı yapraklardan ve yaprak kenarlarından başlayarak ilerler sonunda yapraklar solar ve ölürler.
Patates de yapraklar koyu yeşil üzerinde metalik bronz renklidir. Bitki bodur ve çalımsı bir görüntü hal alır. Yaşlı yaprakların kenarlarında renk açılır. Yaprak ayasında başlangıçta toplu iğne başı büyüklüğünde, kahverenkli lekeler görülür, bu lekeler daha sonra büyüyerek yaprak yüzeyini kaplar. Yapraklarda kıvrılmalar görülür. Patates yumrularının üzerinde siyah noktalar oluşur. Potas noksanlığı yumrunun iç kısmında da kahverengileşmeye neden olabilmektedir, ancak bunu bor noksanlığından ileri gelen ve kahverengi öz denilen problemle karıştırmamaya dikkat edilmelidir. Potas eksikliği patates yumrusunda kuru madde ve nişasta miktarının azalmasına neden olduğu gibi, ayrıca potas eksikliği olan yumrularda kesildikten sonra, bir saat gibi kısa bir süre içinde kararma başlamasına karşılık, potas beslenmesi tam olan bitkilerin yumrularında iki gün sonra dahi böyle bir durum görülmez.
Mısır bitkisinde potas eksikliği boğum aralarının kısalarak bitkinin bodur kalmasına neden olur ve ince bir gövde oluşur. Yaşlı yaprakların uç ve kenarlarında kloroz ve kuruma görülür. Kloroz zamanla yaprak içlerine ilerler. Koçanların uç kısımlarında gelişmenin zayıf olduğu dikkati çeker.
Pamuk bitkisinde potas eksikliği yaprak kenarlarında ve damar aralarında sarımsı yeşil lekelerle kendini belli etmeğe başlar. Bu bölgelerdeki hücreler ölür ve yaprak sarımsı kahve, kırmızımsı kahve renkli bir görüntü alır. Yaprak kenarları ve uçları aşağı yukarı kıvrılır. Erken yaprak dökümü görülür. Kozalarda gayri muntazam bir oluşum görülür ve olgunlaşmadan dökülme olur. Lif kalitesi de olumsuz etkilenir. Normal olarak potas eksikliği yaşlı yapraklarda görülmesine karşılık, bazen genç yapraklarda da rastlanmaktadır.
Elma yapraklarının kenarlarında esmer ve kahve renkli kloroz oluşur ve bu bölgeler kurur. Buna karşılık yapraklar bu haliyle ağaç üzerinde çok uzun süre kalabilirler. Meyveler küçük ve soluk, kalın kabuklu olurlar. Şeker miktarı az ve tadı ekşi olur.
Armut yaprakları sarımsı yeşil renkli olur ve tipik bir şekilde kıvrılma gösterirler. Yaprak kenarlarında potas noksanlığının tipik belirtisi olan nekrozlar oluşur.
Kiraz, Kaysı ve Şeftali gibi taş çekirdekli meyve ağaçlarında potas noksanlığı yapraklarda kıvrılma ve kırmızımsı kahve lekelerle beliren semptomlara neden olur. Sürgün uçlarında ölme, zayıf çiçek oluşumu ve normalden küçük meyveler olur.
Narenciye çeşitlerinde yaprak kenarlarında sarımsı kahve renkli nekrozlar oluşur, geriye doğru kıvrılma ve olgunlaşmadan dökülme görülür. Meyveler normalden küçük, ince kabuklu ve asidik olurlar
Asma yapraklarında da yaprak kenarlarında sararma ve kahverengileşme görülür. Çiçeklenme zayıf meyve tutumu az ve meyveler ekşi olurlar.

Burada değinilmeyen diğer bitki türlerinde de potas noksanlığı genelde tarif edilene benzer semptomlarla kendini belli eder.